Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile “İstikbal Çarşısı” Buluşması

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İstikbal Çarşısında En Kıymetli Değerler” konferansıyla gençlerle buluştu.

Geleceği İnşa Eden Akıllı İnsan

Prof. Dr. Tarhan, konuşmasına akıllı insan tanımıyla başladı. "Akıllı insan, hayal dünyasında yaşamak yerine gerçekleri esas alan ve stratejik davranan insandır" dedi. Bu konuda yapılan "beş yıl sonrasına mektup" deneyini örnek vererek, mektuplarda genellikle ulaşılması zor hayallerin yer aldığını belirtti. Tarhan, hedefi olan kişilerin geleceğe karşı gerçekçi bir pozisyon alması gerektiğini ve hedefe yakın olanların somut gerçeklerle hareket ettiğini vurguladı.

Maddi Gelişme ve Mutluluk İlişkisi

Modern hayatta yaygınlaşan "hoşuma giden iyidir, hoşuma gitmeyen kötüdür" felsefesinin insanları gerçeklerden uzaklaştırdığını ve bu durumun mutluluğu azaltığını ifade etti. 1990'lardan bu yana yapılan karşılaştırmalı çalışmaların, yoksulluk oranları azalırken psikolojik mutluluğun ters orantılı olarak düştüğünü gösterdiğini aktardı. Bu durumun, mutluluğun her zaman maddi gelişmeyle doğru orantılı olmadığının kanıtı olduğunu söyledi.

Tüketim ve haz odaklı felsefenin çıkmaza girdiğini belirten Tarhan, insanların artık mutluluğu Doğu felsefesinde aradığını dile getirdi. Amerika'da ilkokullarda "ruhsal mutluluğu sağlayacak eğitim müfredatları" geliştirildiğini, Harvard Üniversitesi'nin 2019'da değerler eğitimine başladığını, Türkiye'de ise bu sürecin daha erken başladığını ekledi.

İnsanın En Büyük Engeli: Kendisi ve Ümitsizlik

Prof. Dr. Tarhan, "İnsanın önündeki en büyük engel insanın kendisidir ve etrafına yaydığı ümitsizlik algısıdır" sözleriyle içsel engellere dikkat çekti. Geleceğin çarşısındaki değerleri sıralarken en önde insan ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini, bunun yalnızlık girdabının üstesinden gelmede önemli olduğunu söyledi. Ardından egoizm/bencilliğin kapısını kapatmanın önemine değindi.

Batı felsefesinin bu "hastalığa" çare bulamadığını, çünkü lügatlerinde "dost ve huzur" kelimelerinin dahi bulunmadığını iddia etti. İnsanlığın güç savaşlarının sonunun her zaman hüsran olduğunu idrak etmesi gerektiğini vurguladı. Bozulan güvenin tesisinde sufi metafiziğinin iyi bir reçete olma potansiyeline sahip olduğunu belirtti. İlim, irfan ve hikmetin birleşerek aynı amaca hizmet etmesi gerektiğini savundu. Trumpizm'in patolojik bir yaklaşım olduğu için Batı'da karşılık bulamadığını da sözlerine ekledi.

Ümitsizlik, Öğrenilmiş Çaresizlik ve Çözümler

Ülkemizde yaygın olan ümitsizlik ve öğrenilmiş çaresizliğin en önemli nedenlerinden birinin istibdat olduğunu belirten Tarhan, insanlarda;

• Özgürlük arayışı,
• Yalnızlığı giderme arayışı,
• Anlam arayışı,
• Ölümü anlama arayışlarının karşılanmaması durumunda derin toplumsal bunalımların kaçınılmaz olacağını ifade etti.

"El alem ne der" baskısının insanları yanlış sonuçlara götürdüğünü vurgulayan Tarhan, zorla terbiyenin bu çağda önerilmediğini dile getirdi. Aile içi sıcak ilişkilerin önemli sıkıntıları giderebilecek bir yaklaşım olduğunu, baskıcı yaklaşımların marjinalleşmeyi artırdığını ve otoriter ailelerde başarısız koalisyonlar oluştuğunu, bunun da anarşiye yol açtığını söyledi.

Tıp Dünyasında Yeni Yaklaşımlar ve Tevhit İnancı

Tıp dünyasının bugüne kadar hasta insanları tedavi etmeye çalıştığını, ancak artık insanların hasta olmaması için çalışılması gerektiğini belirten Tarhan, Bediüzzaman Said Nursi'nin Hutbe-i Şamiye eserini bu anlamda mükemmel bir kaynak ve rehber olarak gösterdi.

Batı'da psikoterapide dine inanışın bir metot olarak kullanılmaya başlandığını, "teslim olmak ve tevekkül etmek" yaklaşımının yaygınlaştığını ve bunun kişilerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini aktardı. Günümüzde kabul gören tek rasyonel inancın tevhit inancı olduğunu vurgulayarak, bu neslin akaid, kelam ve marifet ilmini anlayacak seviyeye getirilmesi gerektiğini söyledi. Toplumdaki duyarsızlaşma hastalığının, gönüllerin inşa edilmesi ve samimiyetin tesis edilmesiyle tedavi edilebileceği mesajını verdi.

---